🏉 Buruc Suresi Tefsiri Ibni Kesir
ÇokSevinçliyim Hocam Yerimi Gördüm Allah’ım keşif istiyorum *Hocam, selam es selame. Dun aksam yatarken yine dualarımı zikirlerimi yaptım.
teuhi d “TAĞUTA KULLUK ETMEKTEN KAÇINIR, ALLAH'A YÖNELENLERE MÜJDE VARDIR. KULLARIMI MÜJDELE!” (39/ZÜMER, 17) AYLIK İSLAMİ EĞİTİM DERGİSİ | TEMMUZ '22 | YIL: 11
ٱلْحَمِيدُ İbni Kesir: Andolsun ki; sizlerden, Allah´ı ve ahiret gününü umanlar için onlarda güzel bir örnek vardır. Kim de yüz çevirirse, muhakkak ki Allah; Gani´ dir, Hamid´dir. 1.
BURÛC85:1 - (1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. (1-7) Burçlara sahip gökyüzüne
Andolsun biz gökde burçlar yapmış, onları (ibretle) temâşâ edenler için süslemişizdir. And olsun ki (biz), gökte burçlar yaptık ve onu, seyreden kimseler için süsledik! Biz göklerde takım yıldızlar (burçlar) ile donatarak, bakanlar için göğü süslemiş olduk. İşte Biz gökyüzünde burçlar yaptık.
amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;amp;lt;iframe src="https://www.googletagmanager.com/ns.html?id=GTM-PZ3VKMF" height="0" width="0
85/ BURÛC - 17 : ( İbni Kesir ) O orduların haberi haberi, sana geldi mi? / ( Ömer Nasuhi Bilmen ) (17-18) Sana o orduların haberi geldi mi? Surenin Tefsiri
İBNİKESİR Onlar; ancak Aziz, Hamid Allah'a inandıkları için mü'minlerden öç almışlardı. DİYANET İŞLERİ (8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir. HASAN BASRİ ÇANTAY
İbniKesir . İskender Evrenosoğlu NÂZİÂT SURESİ. Sure Hakkında Ayetin Tefsiri.
Kuran-ı Kerim Mealleri. Burûc Sûresi. 1. Fâtiha Sûresi سُورَةُ الْفَاتِحَة AÇAN, ÖZETLEYEN 2. Bakara Sûresi سُورَةُ الْبَقَرَةِ İNEK HADİSESİ 3. Âli İmrân Sûresi سُورَةُ آلِ ءِمْرَانَ İMRAN AİLESİ 4.
İbnKesir Meali; Quran English; القرآن الكريم; Tefsir. İbn Kesir Tefsiri; Besairu’l Kur’an ( Ali Küçük ) Şifa Tefsiri ( Mahmut Toptaş ) Tefsir’ul Munir ( Vehbe Zuhayli ) Fi Zilal-il Kur’an ( Seyyid Kutub ) Tefhimu’l Kur’an ( Ebu’l A’la el-Mevdudi ) el Camiu li-Ahkami’l-Kur’an ( İmam Kurtubi ) Hadis
Kuranı Kerim » 1 / FATİHA - 3 Sonraki Ayet :4 Ayetin Tefsiri : الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ Er rahmânir rahîm(rahîmi).
kPu5. Ana Sayfa Türkçe Sesli yayınlar Tanımlama Büyük Kur’an Tefsiri İbn-i Kesir Tefsiri Rivâyet yoluyla yapılan tefsirlerin en faydalısıdır. Yazar, Kur’an’ı, önce Kur’an ile tefsir etmiş, sonra hadis âlimlerinin kitaplarından meşhur hadisleri isnadları ile birlikte isnadları hakkında cerh ve ta’dil yönünden konuşmuş, genellikle hadislerin garib, münker ve şâz oluşlarını da sahâbe ve tâbiînin sözlerini zikretmiştir. İmam Suyutî bu tefsir hakkında şöyle demiştir "Onun çizgisinde ona benzer hiçbir kitap te’lif edilmemiştir." Download Kur’ân-ı Kerîm Tefsir Kur’ân-ı Kerîm Tefsir Kur’ân Tefsiri Eklentiler 204 İlgili materyaller
BURÛC SURESİ 85-BURÛC 1. Ayet وَالسَّمَاء ذَاتِ الْبُرُوجِ Ves semâi zâtil burûcburûci. Bayraktar Bayraklı 1-3 Burçlar sahibi göğe; vaad edilen o güne; tanık olan ve tanık olunana yemin olsun ki, Cemal Külünkoğlu 1-5 Kendinde burçlar takımyıldızlar taşıyan göğe, o vaad edilen güne kıyamete, şahit olana görene ve şahit olunana görülene andolsun ki, inananları yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir. Diyanet İşleri eski İçinde burçları bulunan göğe and olsun; Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Andolsun galaksiler sahibi göğe. Elmalılı Hamdi Yazır O Semai zatilbüruca Muhammed Esed Düşün büyük burçlarla dolu göğü, Mustafa İslamoğlu Burçlarla dolu gökyüzü şahit olsun, Seyyid Kutub Burçları olan göğe. Süleyman Ateş Burçlar sâhibi göğe andolsun, Süleymaniye Vakfı Burçları[*] olan göğe, [*] Burç بُرج, Arapçada köşk ve kale anlamına gelir Mekâyîs Köşkler gibi güzel ve parlak olan oniki yıldız kümesine de burç denir. Bunlar; Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık diye adlandırılmışlardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur “Biz gerçekten gökte burçlar oluşturduk ve onları, seyredenler için süsledik.” Hicr 15/16 Burçlar, ayın konak yerleri gibidir, bir yılda hepsini dolaşır. Allah Teâlâ şöyle buyurur “Güneşi aydınlatıcı, ayı da aydınlık yapan odur. Aya konak yerleri belirlemiştir ki, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Allah onları gerçek varlıklar olarak yaratmıştır. O bilen bir toplum için ayetlerini ayrıntılı olarak açıklar.” Yunus 10/5 Tefhim-ul Kuran Burçları olan göğe andolsun, Yaşar Nuri Öztürk Yemin olsun o burçlarla dolu göğe, 85-BURÛC 2. Ayet وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ Vel yevmil mev’ûdmev’ûdi. Bayraktar Bayraklı 1-3 Burçlar sahibi göğe; vaad edilen o güne; tanık olan ve tanık olunana yemin olsun ki, Cemal Külünkoğlu 1-5 Kendinde burçlar takımyıldızlar taşıyan göğe, o vaad edilen güne kıyamete, şahit olana görene ve şahit olunana görülene andolsun ki, inananları yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir. Diyanet İşleri eski Söz verilen kıyamet gününe and olsun; Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Söz verilen güne, Elmalılı Hamdi Yazır Ve o yevmi mev'uda Muhammed Esed ve tahayyül et vaad edilen Günü, Mustafa İslamoğlu vaad edilen gün şahit olsun, Seyyid Kutub Vaad edilen güne. Süleyman Ateş Va'dedilen güne andolsun, Süleymaniye Vakfı Söz verilen güne, Tefhim-ul Kuran O vadedilen güne, Yaşar Nuri Öztürk O vaat olunan güne, 85-BURÛC 3. Ayet وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ Ve şâhidin ve meşhûdin. Bayraktar Bayraklı 1-3 Burçlar sahibi göğe; vaad edilen o güne; tanık olan ve tanık olunana yemin olsun ki, Cemal Külünkoğlu 1-5 Kendinde burçlar takımyıldızlar taşıyan göğe, o vaad edilen güne kıyamete, şahit olana görene ve şahit olunana görülene andolsun ki, inananları yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir. Diyanet İşleri eski Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir. Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Ve tanığa da tanık olunana da andolsun. Elmalılı Hamdi Yazır Ve şâhide ve meşhûda kasem olsun Muhammed Esed ve O her şeye tanıklık eden ile O'nun tarafından tanıklık edileni! Mustafa İslamoğlu her bir tanık ve sanık şahit olsun da şu gerçeği ünlesin Seyyid Kutub Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki. Süleyman Ateş O gün Şâhide ve şâhidlik edilene andolsun, Süleymaniye Vakfı Hakka şahit olana ve şahit olunan hakka yemin olsun ki[2], [2] Ergenlik çağına ermiş her insan Allah’ın varlığına ve birliğine, onun kendi rabbi olduğuna şahit olur. Bazıları bu şahitliğin gereğini ölene kadar yerine getirir, ondan başkasına kul olmazlar. Bunlar önemli oldukları için Allah Teâlâ bunlara yemin etmiştir. Şahit olunan ise Allah Teâlâ’nın kendisidir. “Rabbin, Âdemoğullarından, onların bellerinden nesillerini aldığında erginlik çağına girdiklerinde onları kendilerine karşı şahit tutarak “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” der. Onlar da “Evet Rabbimizsin. Biz buna şahidiz.” derler. Artık Kıyâmet günü; “biz bunun farkında değildik” diyemezsiniz. Şunu da diyemezsiniz “Önceden ortak koşanlar babalarımızdı. Biz ise onlardan sonra gelen bir nesildik. O batıla sapanların işlediklerinden ötürü bizi yok mu edeceksin?” Araf 7/172 Âdemoğlunun belinden neslinin alınması, nesle sebep olan tohumun alınmasıdır. O da buluğla başlar. Tefhim-ul Kuran Şahid olana görene ve şahid olunana görülene . Yaşar Nuri Öztürk Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene, 85-BURÛC 4. Ayet قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ Kutile ashâbul uhdûduhdûdi. Bayraktar Bayraklı 4-5 Kahrolsun! Ateşi olan o çukuru kazanlar. Cemal Külünkoğlu 1-5 Kendinde burçlar takımyıldızlar taşıyan göğe, o vaad edilen güne kıyamete, şahit olana görene ve şahit olunana görülene andolsun ki, inananları yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir. Diyanet İşleri eski 4-7 Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Kanyon halkına yazıklar olsun. Elmalılı Hamdi Yazır Tel'ıyn edildi sahibleri o uhdudun Muhammed Esed Onlar yalnızca kendilerini yok ederler, o çukuru hazırlayanlar, Mustafa İslamoğlu Kahrolsun hendek ehli! Seyyid Kutub Hendekleri hazırlayanların canı çıksın. Süleyman Ateş Ki kahroldu o hendeğin adamları Süleymaniye Vakfı O çukuru kazanlar kahroldular. Tefhim-ul Kuran Kahrolsun Ashab-ı Uhdûd Yaşar Nuri Öztürk Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler, 85-BURÛC 5. Ayet النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ Ennâri zâtil vekûdvekûdi. Bayraktar Bayraklı 4-5 Kahrolsun! Ateşi olan o çukuru kazanlar. Cemal Külünkoğlu 1-5 Kendinde burçlar takımyıldızlar taşıyan göğe, o vaad edilen güne kıyamete, şahit olana görene ve şahit olunana görülene andolsun ki, inananları yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir. Diyanet İşleri eski 4-7 Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Tutuşturulmuş ateşin- Elmalılı Hamdi Yazır O çıralı ateşin Muhammed Esed imana ermiş olanlara karşı şiddetle yanan ateş çukurunu! Mustafa İslamoğlu O ateş hendekleri, ağzına kadar doldurulup tutuşturulmuştur. Seyyid Kutub Bol yakıtı olan ateşi oralara dolduranların. Süleyman Ateş O yakıt doldurulup tutuşturulmuş ateş hendeğinin adamları! Süleymaniye Vakfı Yakıt dolu ateş çukurunu… Tefhim-ul Kuran 'Tutuşturucu yakıt dolu o ateş,' Yaşar Nuri Öztürk O tutuşturulan ateşin adamları, 85-BURÛC 6. Ayet إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ İzhum aleyhâ kuûdkuûdun. Bayraktar Bayraklı 6-7 Onlar da o ateş çukurunun etrafında oturmuş, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Cemal Külünkoğlu 6-7 Hani kendileri ateş hendeğinin çevresinde oturmuş, ateşe attıkları mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Diyanet İşleri eski 4-7 Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Başında oturmuşlar, Elmalılı Hamdi Yazır O vakıt ki üzerine oturmuştular Muhammed Esed Hani, onlar keyifle o ateşi seyretmişlerdi, Mustafa İslamoğlu O zaman onlar ateşin üstüne oturmuşlardır; Seyyid Kutub Hani onlar hendeklerin başında oturuyorlardı. Süleyman Ateş Onlar, o ateş hendeğinin başında oturmuşlardı. Süleymaniye Vakfı Onlar ateşin çevresinde oturur, Tefhim-ul Kuran Hani kendileri ateş hendeğinin çevresinde oturmuşlardı. Yaşar Nuri Öztürk Onlar onun başında oturmuşlardı. 85-BURÛC 7. Ayet وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ Ve hum alâ mâ yef’alûne bil mu’minîne şuhûdşuhûdun. Bayraktar Bayraklı 6-7 Onlar da o ateş çukurunun etrafında oturmuş, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Cemal Külünkoğlu 6-7 Hani kendileri ateş hendeğinin çevresinde oturmuş, ateşe attıkları mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Diyanet İşleri eski 4-7 Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! Diyanet Vakfi 1-7 Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, o günde tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar yakılarak öldürüldü. Onlar yakanlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. Edip Yüksel Ve gerçeği onaylayanlara yaptıkları işkenceyi seyrediyorlar. Elmalılı Hamdi Yazır Mü'minlere yaptıklarına karşı şâhid de oluyorlardı Muhammed Esed müminlere ne yaptıklarının bilincinde olarak; Mustafa İslamoğlu zira mü'minlere yaptıkları kendi başlarına gelmiştir. Seyyid Kutub Müminlere yaptıkları işkenceleri seyrediyorlardı. Süleyman Ateş Ve onlar, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Süleymaniye Vakfı Müminlere yaptıklarını seyrederlerdi. Tefhim-ul Kuran Ve mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Yaşar Nuri Öztürk Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı. 85-BURÛC 8. Ayet وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ Ve mâ nekamû minhum illâ en yu’minû billâhil azîzil hamîdhamîdi. Bayraktar Bayraklı 8-9 Müminlerden, sadece, göklerin ve yerin mülkü/iktidarı kendisine ait olan, sonsuz kudret sahibi ve övgüye layık olan Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam aldılar/alıyorlar. Oysaki Allah her şeyi görür. Cemal Külünkoğlu Mü'minlerden öç almalarının tek sebebi mutlak galip ve övgüye lâyık olan Allah'a inanmalarıydı. Diyanet İşleri eski 8-9 Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir. Diyanet Vakfi 8-9 Onlardan, sırf, göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan, azîz ve hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar. Oysa ki Allah her şeyi görür. Edip Yüksel Gerçeği onaylayanlardan nefret ediyorlardı. Sadece, onlar Üstün ve Övgüye layık olan ALLAH’ı onayladıkları için… Elmalılı Hamdi Yazır Onlardan kızdıkları da yalnız azîz, hamîd olan Allaha iyman etmeleri idi Muhammed Esed yalnızca Kudret Sahibi, bütün övgülere layık olan Allah'a inanmalarından dolayı nefret ediyorlardı o müminlerden, Mustafa İslamoğlu O zalimler başka bir sebeple değil, sadece yücelikte eşsiz ve hamdin tümüne layık olan Allah'a imanda ısrar ettikleri için onlardan intikam almışlardır. Seyyid Kutub Müminlerden öç almalarının tek sebebi aziz, övgüye lâyık Allah'a inanmalarıydı. Süleyman Ateş Mü'minler sırf aziz, övgüye lâyık Allah'a inandıkları için o zâlimler onlardan öç aldılar. Süleymaniye Vakfı Bu cezayı vermelerinin tek sebebi, müminlerin, güçlü ve her şeyi güzel yapan Allah’a güvenmeleriydi[*]. [*] Allah’a inanmak, Allah’a güvenmek demektir. İnandığını söyleyen herkes aslında Allah’a gereği gibi güvenmez. Dolayısıyla Allah’a güvenenler, bu gibilerin hesaplarını bozarlar. Tefhim-ul Kuran Kendileri onlardan, yalnızca 'üstün ve güçlü olan,' öğülen Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı. Yaşar Nuri Öztürk Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öç alıyorlardı. 85-BURÛC 9. Ayet الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ Ellezî lehu mulkus semâvâti vel ardardı, vallâhu alâ kulli şey’in şehîdşehîdun. Bayraktar Bayraklı 8-9 Müminlerden, sadece, göklerin ve yerin mülkü/iktidarı kendisine ait olan, sonsuz kudret sahibi ve övgüye layık olan Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam aldılar/alıyorlar. Oysaki Allah her şeyi görür. Cemal Külünkoğlu O Allah ki göklerin ve yerin hükümranlığına sahiptir ve Allah her şeye şahittir. Diyanet İşleri eski 8-9 Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir. Diyanet Vakfi 8-9 Onlardan, sırf, göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan, azîz ve hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar. Oysa ki Allah her şeyi görür. Edip Yüksel Göklerin ve yerin yönetimi O’na aittir. Ve ALLAH her şeye Tanıktır. Elmalılı Hamdi Yazır Ki bütün Semavât ve Arz mülkü onundur ve Allah, her şey'e şâhiddir Muhammed Esed O Allah ki göklerin ve yerin hükümranlığına sahiptir. Allah ki her şeye tanıktır! Mustafa İslamoğlu O Allah ki, göklerin ve yerin hakimiyeti sadece O'na aittir; üstelik Allah her şeye şahittir. Seyyid Kutub O Allah ki göklerin ve yerin sahibi olan Allah'a. Allah herşeye şahittir. Süleyman Ateş O Allah ki göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Allâh, her şeye tanıktır. Süleymaniye Vakfı Göklerin ve yerin tek hâkimi olan Allah’a inanıp güvenmeleri… Üstelik Allah, her şeye şahittir. Tefhim-ul Kuran Ki O Allah, göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Allah her şeyin üzerinde şahid olandır. Yaşar Nuri Öztürk O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır. 85-BURÛC 10. Ayet إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ İnnellezîne fetenûl mu’minîne vel mu’minâti summe lem yetûbû fe lehum azâbu cehenneme ve lehum azâbul harîkharîkı. Bayraktar Bayraklı Şüphesiz, inanan erkekler ile inanan kadınlara işkence edenlere ve sonra tövbe etmeyenlere, cehennem azabı ve orada yanma cezası vardır. Cemal Külünkoğlu İnanan erkeklere ve inanan kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler var ya, işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır. Diyanet İşleri eski Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeğe uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır. Diyanet Vakfi Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve orada yanma cezası vardır. Edip Yüksel Gerçeği onaylayan erkeklere ve kadınlara zulüm ve işkencede bulunan ve daha sonra tövbe etmeyenler cehennem azabını haketmişlerdir. Onlar için yakıcı bir azap vardır. Elmalılı Hamdi Yazır O kimseler ki mü'minîn ve mü'minâta fitne yapmışlar, sonra da tevbe etmemişlerdir muhakkak artık onlara Cehennem azâbı var ve onlara yangın azâbı vardır Muhammed Esed İnanan erkekler ile inanan kadınlara işkence edenlere ve sonra hiçbir pişmanlık duymayanlara gelince, onları cehennem azabı beklemektedir; evet, yakıcı azap beklemektedir onları! Mustafa İslamoğlu Bakın, mü'min erkekler ve mü'min kadınlara işkence yapıp da sonra pişman olmayanlar var ya elbet onlar derin bir mahrumiyet gayyasını boylayacaklar ve onları harlı ateşin azabı bekleyecektir. Seyyid Kutub İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler, var ya. Şüphesiz onlar için cehennem azabı vardır. Yakıp kavuran azap ta onlaradır, Süleyman Ateş İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler yok mu, onlar için cehennem azâbı vardır ve onlar için yangın azâbı vardır. Süleymaniye Vakfı Mümin erkeklerle mümin kadınları o çukurda yakıp da[1*] tevbe[2*] etmeyenlerin payına düşen Cehennem azabı ve yangın[3*] azabıdır. [1*] Fitne, altını ve gümüşü ateşte eriterek saflaştırma işlemidir Lisan’ul-Arab Bunlar da Müslümanları ateşe atarak imanlarının saflığını görmüşlerdir. [2*] Tevbe, dönüş yapmak demektir. Tevbe kapısı, Müslümanlara bu zulmü yapanlara dahi açıktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur “Ey kendilerini aşırı derecede kötü duruma sokmuş kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlar, ikramda bulunur.” Zümer 39/53 [3*] Onlar Müslümanları yaktıkları için kendileri de yanacaklardır. Tefhim-ul Kuran Gerçek şu ki, mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence fitne uygulayanlar sonra da tevbe etmeyenler yok mu; işte onlar için cehennem azabı vardır ve yakıcı azab onlar içindir. Yaşar Nuri Öztürk Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır. 85-BURÛC 11. Ayet إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ İnnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhârenhâru, zâlikel fevzul kebîrkebîru. Bayraktar Bayraklı İman edip iyi amel yapanlara ise, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte, büyük kurtuluş budur. Cemal Külünkoğlu İnandıktan sonra faydalı ve iyi işler yapanlar için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur. Diyanet İşleri eski Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur. Diyanet Vakfi İman edip sâlih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur. Edip Yüksel Gerçeği onaylayan ve erdemli davrananlar ise içlerinden ırmaklar akan bahçeleri haketmişlerdir. Büyük başarı budur. Elmalılı Hamdi Yazır O kimseler ki iyman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, muhakkak onlara altından ırmaklar akar Cennetler var, işte o büyük kurtuluşdur Muhammed Esed Ama, imana ermiş olup da doğru ve yararlı işler yapanlar, öteki dünyada içinden ırmaklar akan bahçeler bulacaklardır; bu, büyük bir kurtuluştur! Mustafa İslamoğlu Şüphesiz iman eden ve Allah'ın razı olacağı davranışlarda bulunanları da, zemininden ırmaklar çağıldayan cennetler bekleyecektir işte büyük başarı budur. Seyyid Kutub inananlar ve iyi işler yapanlar için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur. Süleyman Ateş İnanan ve iyi işler yapan kimseler için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük başarı budur. Süleymaniye Vakfı İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar ise içinden ırmaklar akan cennetlere kavuşurlar. İşte büyük zafer budur. Tefhim-ul Kuran Şüphesiz iman edip de salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. Yaşar Nuri Öztürk İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.
Bürûc Sûresi 4-7. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Bürûc Sûresi Hakkında Burûc sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 22 ayettir. İsmini, birinci âyette geçip “burçlar” mânasına gelen الْبُرُوجُ burûc kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 85, nüzûl sırasına göre 27. sûredir. Bürûc Sûresi Konusu Bu sûre nâzil olduğu sırada, Mekkeli müşrikler müslümanlara dinlerinden dönmeleri için şiddetli bir şekilde zulmediyor, her türlü işkenceyi reva görüyorlardı. Bu bakımdan sûrede, müslümanlara bunca eziyet eden kâfirleri ne tür acı akibetlerin beklediği ve bu eziyetlere katlanan mü’minlerin ne derece mükafat elde edecekleri ele alınmaktadır. Bu mesaj, Ashâb-ı Uhdûd örnek verilerek sunulmaktadır. Sûre, Ashâb-ı Uhdûd, Firavn ve Semûd kavminin akıbetlerini bildirmek suretiyle müşriklerin eziyetlerine karşı Allah Resûlü’nü, ashâbını ve bütün mü’minleri teselli etmekte, onlara güven, huzur ve itminân vermektedir. Bürûc Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada seksen beşinci, iniş sırasına göre yirmi yedinci sûredir. Şems sûresinden sonra, Tîn sûresinden önce Mekke’de inmiştir. قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ ﴿٤﴾ اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ ﴿٥﴾ اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ ﴿٦﴾ وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ ﴿٧﴾ Karşılaştır 4 Kahrolsun mü’minleri yakmak için o hendekleri kazanlar. Karşılaştır 5 Alev alev tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri! Karşılaştır 7 Mü’minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı. TEFSİR Yüce Rablerine karşı kalplerinde taşıdıkları hâlis iman ve tevhid düşüncesine en küçük bir şirk kiri bulaştırmak istemeyen, sadece O’na kavuşmayı arzu eden, bu sebeple Allah’ın dışındaki güçlerin egemenliğine boyun eğmeyen mü’minleri yakmak üzere o tutuşturulmuş ateş dolu hendekleri hazırlayan Ashâb-ı Uhdûd, yüceler yücesi, bütün varlığı kudretine boyun eğdiren Cenâb-ı Hakk’ın lisanıyla Uhdûd hakkında kaynaklarda dört değişik hadise zikredilir. Bunların en meşhuru, Yemen krallığını ele geçiren “Zû Nüvâs” hakkında olanıdır. Milâdî dördüncü asırda Yemen’e hakim olan bu kral, hıristiyan olan Necran ahâlisini, inançlarını değiştirmeye zorlamış, halk direnince bir çok insanı ateş dolu hendeklere attırarak diri diri yaktırmıştır. Bu şekilde öldürülenlerin sayısının kadar olduğu kaydedilmektedir. Yemen’de yahudi hâkimiyeti 340-378 yılları arasında devam etmiştir. Şunu hemen belirtelim ki Ashâb-ı Uhdûd, Araplarca bilinen bir kıssadır. Bunlar, o dönemde Allah’a inanan ve bu sebeple kendi düşünce ve ideolojilerini benimsemeyen mü’minleri, kazdıkları derin hendeklerde tutuşturdukları ateşler içinde yakmışlar, kendileri de bunu insafsızca ve merhametsizce seyretmişlerdir. İşte mü’minlere böyle zulümleri reva gören bu azgınlar ve bunların farklı zamanlarda ortaya çıkan benzerleri, Allah Teâlâ’nın kahrına ve gazabına uğramışlar ve ilâhî rahmetten kovulmuşlardır. Şu bir gerçek ki, kalplere kök salıp karar kılan imanı bu şekilde yakmaya çalışanlar başarılı olamamış, bilakis Allah’ın kahır ve gazabına uğrayarak mağlup ve perişan olmuşlardır. Ashâb-ı Uhdûd, Yüce Rabbimizin benzerleri içinden seçtiği bir örnektir. Bu tür olaylar tarih içinde benzer şekilde tekrarlanıp durmaktadır. Sûrenin başında zikredilen yeminler, aynı zamanda Mekke kâfirlerinin de Ashâb-ı Uhdûd gibi lanetlendiklerini gösterir. Dördüncü ayetin metnindeki قُتِلَ kutile kelimesiyle anlatılan lânetlenme, işlenen günahın büyüklüğünü gösterdiği gibi, o günahı işleyenlere de Allah’ın gazabının çarpacağını gösterir. Bahsedilen kâfirlerin, mü’minlerden bu şekilde intikam almalarının sebebi neydi Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ ﴿١﴾ وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ ﴿٢﴾ وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ ﴿٣﴾ قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ ﴿٤﴾ ELMALILI HAMDİ YAZIR Tel'ıyn edildi sahibleri o uhdudun. İBNİ KESİR Uhdud ashabının canı çıksın, DİYANET İŞLERİ 3-5 Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, mü’minleri yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. HASAN BASRİ ÇANTAY 4-5 tutuşdurucu malzeme ile hazırladıkları o ateş hendeklerin saahibleri gebertilmişdir. SEYYİD KUTUB Hendekleri hazırlayanların canı çıksın. اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ ﴿٥﴾ ELMALILI HAMDİ YAZIR O çıralı ateşin. İBNİ KESİR Tutuşturucu ateşlerle, DİYANET İŞLERİ 3-5 Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, mü’minleri yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. HASAN BASRİ ÇANTAY 4-5 tutuşdurucu malzeme ile hazırladıkları o ateş hendeklerin saahibleri gebertilmişdir. SEYYİD KUTUB Bol yakıtı olan ateşi oralara dolduranların. اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ ﴿٦﴾ وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ ﴿٧﴾ ELMALILI HAMDİ YAZIR Mü'minler’e yaptıklarına karşı şâhid de oluyorlardı. İBNİ KESİR Mü'minlere yaptıklarını seyretmekteydiler. DİYANET İŞLERİ 6-7 O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. HASAN BASRİ ÇANTAY Onlar Allaha îman edenlere yapacakları işkenceler hususunda hükümdarları nezdinde şâhidlik edeceklerdi. SEYYİD KUTUB Müminlere yaptıkları işkenceleri seyrediyorlardı. وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ ﴿٨﴾ ELMALILI HAMDİ YAZIR Onlardan kızdıkları da yalnız Aziz, hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi. İBNİ KESİR Onlar; ancak Aziz, Hamid Allah'a inandıkları için mü'minlerden öç almışlardı. DİYANET İŞLERİ 8-9 Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir. HASAN BASRİ ÇANTAY Onlar, içlerinden mü'minlerin O yegâne gaalib, her hamde lâyık Allaha îman etmelerinden başka hiçbir şey'i inkâr etmemişlerdi. SEYYİD KUTUB Müminlerden öç almalarının tek sebebi aziz, övgüye lâyık Allah'a inanmalarıydı. اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ ﴿٩﴾ ELMALILI HAMDİ YAZIR Ki bütün Semâvât ve arz mülkü onundur ve Allah, her şeye şâhiddir. İBNİ KESİR O ki; göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Ve Allah; her şeye Şahid'dir. DİYANET İŞLERİ 8-9 Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir. HASAN BASRİ ÇANTAY O Allah ki göklerin ve yerin mülk -ü tasarruf u Onundur. Allah herşey'e hakkıyle şâhiddir. SEYYİD KUTUB O Allah ki göklerin ve yerin sahibi olan Allah'a. Allah herşeye şahittir. اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ ﴿١٠﴾ ELMALILI HAMDİ YAZIR O kimseler ki mü'minîn ve mü'minâta fitne yapmışlar, sonra da tevbe etmemişlerdir muhakkak artık onlara cehennem azâbı var ve onlara yangın azâbı vardır. İBNİ KESİR Şüphesiz ki mü'min erkekleri ve mü'min kadınları belaya uğratanlar sonra da tevbe etmemiş olanlar, işte onlar için cehennem azabı vardır. Ve yakıcı azab da onlaradır. DİYANET İŞLERİ Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır. HASAN BASRİ ÇANTAY Hakıykat, erkek mü'minlerle kadın mü'minleri belâye uğratanlar, sonra da tevbe etmeyenler yok mu? onlar için cehennem azâbı vardır, onlar için bir de yangın azâbı. SEYYİD KUTUB İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler, var ya. Şüphesiz onlar için cehennem azabı vardır. Yakıp kavuran azap ta onlaradır,
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ الٓمٓ۠ ﴿١﴾
buruc suresi tefsiri ibni kesir