🕛 Karar Defteri Ile Daire Satışı
Notersatışı tapu yerine geçer mi ? Aldığınız Gayrimenkulü ancak Tapu dairesinde tescil ettirmeniz halinde satış gerçekleşmiş olur. Eğer size alacağınız bir taşınmazı noterden satış yapalım diye bir teklif gelirse, bilin ki bunun satış olarak bir geçerliliği yoktur. Size noterden satış verdikten 1 saat sonra
Görüldüğü üzere Karar Defteri ve İşletme Defteri iki farklı defterdir. Aslında Karar Defteri İşletme Defteri gibi yazılır. Ancak yönetimin gelir giderleri büyük ve kalem sayısı fazla ise muhasebe anlamında İşletme Defteri tutulması doğru olur. Ancak İşletme Defteri tutulması zorunlu değildir.
apartmankarar defteri ile ev alinir mi. Yanıt : Merhaba. Size satışı yapılacak olan yerin öncelikle projede nasıl göründüğüne bakmanız gerekiyor. Kapısı dairesi ise kanunen kapıcı daireleri bağımsız bölüm olarak kabul edilmediği için, bu alanların satışı da yasal olarak yapılamıyor.
Karardefteri yönetimi. Kat malikleri kurulu toplantıları sonucunda oluşturduğunuz karar defteri kayıtlarını eklemek için sol menüden Yönetim linkine tıklayalım. Yönetim sayfasında yer alan yönetim araçlarından "Karar Defteri" ne tıklayalım. Karar Defteri sayfasının sağ üst köşesindeki "Karar Ekle" butona tıklayınız.
KatMülkiyeti Kanunun 32. maddesi uyarınca apartman karar defterinin tasdiki zorunludur. İşletme (gelir-gider) defterinin ise tasdik zorunluluğu yoktur. KMK Madde 32 – Anagayrimenkul kat malikleri kurulu tarafından, sözleşme, yönetim planı ve kanun hükümleri uyarınca verilecek kararlara göre yönetilir. Bütün kat malikleriyle
4Daire: 3: 26.4.2022: 4.Daire: HUZUR HAKKI ÜCRETİ Belediyesi denetim komisyonu ve ihtisas komisyonu üyelerine aynı gün için birden fazla huzur hakkı ücreti ödenmesi suretiyle TL kamu zararına sebebiyet verildiği hususunun sorg.. 4: 26.4.2022: 4.Daire: KONAKLAMA GİDERİ
(1) Ödenen sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonu için, Hukuk İşleri Daire Başkanlığının görüşü de alınarak Tasfiye Dairesi Başkanlığının önerisi ile banka hakkında doğrudan doğruya iflas talebinde bulunulmasına Fon Kurulu tarafından karar verilir. (2) Tasfiye Daire Başkanlığı, banka hakkında iflas
Yıldız Sarayı giriş ücreti 2022 yılında 20 Türk Lirası‘dır. Yıldız Çini ve Porselen Fabrikası bilet fiyatı ise 30 TL‘dir. Müze tarafından ibraz edilen bu ücret, tam bilet fiyatıdır. Türk vatandaşlarına bu tarife üzerinden %50 indirim uygulanır. Bilet parasına kulaklık sitemi dahildir.
Defteri Kebir-Envanter Defteri-Pay Defteri-Genel Kurul Toplantı ve. Müzakere Defteri. Halen kullanılmakta olan Ortaklar Kurulu Karar Defteri; bu defterde yeterli yaprak bulunma kaydıyla, Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri olarak kullanılmaya devam edilebilir. Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmeleri -Yevmiye Defteri-Defteri
AntalyaSatılık Daire fiyatlarını ve ilanlara ait tüm detayları emlakjet.com'da incele! Sahibinden ya da emlak ofisinden Antalya Satılık Daire ilanlarının görsellerine ve detaylı açıklamalarına emlakjet.com'dan ulaşabilir, dilersen farklı ilanları karşılaştırabilirsin. En güncel ilanlar, fiyatları ve özellikleri ile emlakjet.com'da!
DilmanMüdürler Kurulu Karar Defteri kalın cilt kapaklı, 96 yapraktan oluşuyor. Dilman Müdürler Kurulu Karar Defteri Ciltli 96 Yaprak için şimdi sipariş verin, rekabetçi fiyat ve hızlı teslimat avantajı ile siparişiniz kapınıza gelsin. Aktuelexpress ile işin kolay!
biodizelürünlerinin depolanması, toptan ve perakende satışı ile madeni yağ ve ihrakiye teslimi (madeni yağ, fuel oil, havacılık yakıtları (jet yakıtı), benzin, motorin, denizcilik yakıtları) faaliyetlerinde; 09.03.2006 tarihli LPG dağıtıcı lisansı ile LPG dolum, depolama ve taşıma faaliyetlerinde bulunmaktadır1.
5XvBbd9. TICARI ISLETME HUKUKU “ TICARI DEFTERLER ” XII . HAFTAYA KONU YARGITAY KARARLARI TİCARİ DEFTERLER MERCİİ E. YIL E. NO K. YIL K. NO KARAR TARİHİ 1 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2004 11-69 2004 91 2 YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ 2003 1220 2004 136 3 YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2003 154 2003 5857 4 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2003 11-141 2003 140 5 YARGITAY 13 . HUKUK DAİRESİ 2002 13333 2003 1875 6 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2002 19-753 2002 661 7 YARGITAY 13 . HUKUK DAİRESİ 2002 2710 2002 4688 8 YARGITAY DAİRESİ 1999 1008 1999 3014 9 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 1996 15-47 1996 197 10 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 1982 11-852 1984 788 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2002/19-753 K. 2002/661 T. • İTİRAZIN İPTALİ DAVASI Bakiye Alacak için Yapılan Takibe Herhangi Bir Borç Bulunmadığı Belirterek Borca ve Ferilerine İtiraz Edilmesi • TİCARİ DEFTERLER Dayanan Yararına Delil Olarak Kabul Edilebilmesi için Usulüne Uygun Tasdikinin ve Defterdeki Kayıtların Dayanağını Oluşturan Belgelerin Mevcut Olmasının Gerekmesi • KAPANIŞ TASDİKİ Ticari Defterlerin Dayanan Yararına Delil Olarak Kabul Edilebilmesi için Usulüne Uygun Tasdikinin Gerekmesi • TİCARİ DEFTERLERİN LEHE DELİL OLARAK KABUL EDİLMEMESİ Bu gibi Durumlarda Eğer İleri Sürülen Alacağın Varlığı Dayanak Belgelerle Kanıtlanabiliyorsa Hüküm Altına Alınmasının Gerekmesi 1086/ 6762/ ÖZET Ticari defterlerin dayanan yararına delil olarak kabul edilebilmesi için 69. maddesinde öngörülen usule uygun tasdikinin mevcut olması ve ayrıca defterdeki kayıtların dayanağını oluşturan belgelerin de mevcut olması ve ilgili diğer hükümlerinde aranan öteki koşullarında gerçekleşmiş bulunması şarttır. Bu koşulları taşımayan defterlerin 82 ve sonraki maddeleri anlamında davacı yararına delil oluşturmasına hukuken olanak yoktur. Bir tacirin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı için lehine delil olarak kabul edilmediği hallerde dahi eğer ileri sürülen alacağın varlığı dayanak belgelerle kanıtlanabiliyorsa hüküm altına alınması gerekir. O halde sunulan sevk irsaliyelerinde malı teslim alan ve imzaları bulunan kişilerle kendileri arasında imzaları kendisini bağlayacak nitelikte her hangi bir akdi ilişki bulunup bulunmadığının ve imzaların bu kişilere ait olup olmadığının sorulup saptanması ve söz konusu malların davalıya teslim edildiğini göstermesi halinde anılan irsaliye ve faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği hususunun ayrıca araştırılması tebliğ edildikleri halde yasal süre içerisinde itiraza uğramadıklarının belirlenmesi halinde sadece davalıya teslim olundukları ve ilgili fatura münderecaatlarının davalı itirazına uğramadığı bu yolla saptanan mal bedelleriyle sınırlı olmak üzere alacağın subutuna sonuçta itirazın iptaline karar verilmelidir. DAVA Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen gün ve 1998/1719-1999/1160 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dairesinin gün ve 2001/4668-5670 sayılı ilamı ile; ... Davacı, davalı ile aralarında bir cari hesap ilişkisi bulunduğunu bildirerek bu ilişkiden kaynaklanan bakiye alacak için takip yapmış, davalı davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Mahkemece davacının davalıya mal satıp teslim ettiğine dair temel ilişkiyi HUMK. nun 288. maddesi gereğince kanıtlayamadığı, yemin deliline de dayanmadığı, davacı ticari defterlerinin kapanış tasdikleri de olmadığından TTK'nun gereğince lehine delil olarak kabul edilemeyeceği gerekçeleri ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Alınan bilirkişi kurulu raporunda davacı şirketin ibraz ettiği noter tasdikine tabi kanuni defterler ile bunların dayanağı yardımcı defter, kayıt ve belgelerin birbirlerini teyit eder mahiyette oldukları belirtildikten sonra 1997 yılına ait yevmiye defteri ve envanter defterinin kapanış tasdiklerinin olmadığı bu hususun mahkemenin takdirinde bulunduğu açıklanarak sonuç olarak davacının tarihi itibarıyla alacaklı olduğu bildirilmiştir. Davacı vekili temyiz dilekçesi ekinde ticari defterlerinin tarih ve 4911 Yevmiye nolu kapanış tasdikine ilişkin Beyoğlu 25. Noterliğinin tarihli tasdikli suretini ibraz etmiştir. Bu durumda açıklanan bu yön ve cari hesap ilişkisi üzerinde yeterince durularak, toplanan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken ve hükmün bu nedenlerle bozulması icap ederken ilamda yazılı gerekçe ile onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü KARAR Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, açık hesap ilişkisine dayalı olarak, ödenmeyen borç için davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürmüş ve itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacıya borcu bulunmadığını, çek de vermediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Yerel mahkemenin, temel ilişkinin davalı tarafından inkar edilmesi nedeniyle, davacının davalıya mal sattığını ve teslim ettiğini yasal ve yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği, davacının temel ilişkiyi yazılı delille kanıtlayamadığı, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir delil de sunmadığı, yemin deliline ise dayanmadığı; kapanış tasdiklerinin bulunmadığı bilirkişilerce saptanan davacı defterlerinin davacı lehine delil oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar, Yüksek Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur. Hemen belirtilmelidir ki, davacı şirketin, davaya konu alacağın ilişkin bulunduğu 1997 yılı Yevmiye ve Envanter Defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, uzman bilirkişilerce düzenlenen havale tarihli bilirkişi raporuyla saptanmış, davacı vekili de, bu rapora bir itirazı bulunmadığını tarihli duruşmada imzasıyla beyan etmiştir. Davacı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu tarihli noter belgesi de, ticari defterlerin tasdikini düzenleyen TTK. nun 69. maddesinde öngörülen usule uygun bir tasdiki ifade etmemektedir. Kaldı ki, defterlerinin davacı yararına delil olarak kabul edilebilmesi için, usulüne uygun tasdikin mevcut olması dahi tek başına yeterli değildir; defterlerdeki kayıtların dayanağını oluşturan belgelerin de mevcut olması ve yine TTK. nun ilgili diğer hükümlerinde aranan öteki koşulların da gerçekleşmiş bulunması şarttır. O halde, somut olayda anılan defterlerin TTK. nun 82. ve sonraki maddeleri anlamında davacı yararına delil oluşturmasına hukuken olanak yoktur. Dolayısıyla, Yerel Mahkemenin bu yöne ilişkin direnme gerekçesi yerinde olup, Özel Daire bozma kararının buna değinen bölümü açıklanan nedenle yerinde görülmemiştir. Keza, takip talebinde açık hesap ilişkisine dayanıldığı halde, bozma gerekçesinde, taraflar arasında bir cari hesap ilişkisi bulunduğunun ifade edilmesinin de maddi hataya dayalı bulunduğu kabul edilmiştir. Bu noktada, şu da belirtilmelidir ki, bir tacirin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı için lehine delil olarak kabul edilemediği hallerde dahi, eğer, ileri sürülen alacağın varlığı dayanak belgelerle kanıtlanabiliyorsa, hüküm altına alınması gerekir. Somut olayda davacı, ticari defterler yanında, faturalar ve sevk irsaliyelerine de dayanmış, bunların fotokopilerini dosyaya, asıllarını da inceleme sırasında bilirkişi kuruluna ibraz etmiş; dosyaya sunulan fotokopilerin asıllarına uygun oldukları, havale günlü bilirkişi raporunda açıklanmıştır. Sunulan sevk irsaliyelerinin bir kısmında, irsaliyelere konu malların teslim alındığına dair isim ve imzalar, bir kısmında sadece imzalar mevcuttur. Bazılarında ise "teslim alan" hanesi boş bulunmaktadır. Mahkemece, davacının dayanıp sunduğu bu sevk irsaliyeleri hakkında davalının beyanı sorulmamış; davalı da bu konuda kendiliğinden bir açıklama yapmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, gerektiğinde isticvap yoluna da gidilmek suretiyle, "teslim alan" hanelerinde isimle birlikte imza veya sadece imza bulunan sevk irsaliyeleri tek tek davalıya gösterilip, öncelikle, irsaliye tarihleri itibariyle, söz konusu hanelerde isimleri yer alan kişilerle kendisi arasında, imzalarıyla kendisini bağlayacak nitelikte herhangi bir akdi ilişki bulunup bulunmadığının ve imzaların bu kişilere ait olup olmadığının; sadece imza bulunan irsaliyeler yönünden ise, bu imzaların kimlere ait olduklarının; imza sahiplerini biliyorsa, yine bu kişilerle kendisi arasında anılan şekilde bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının sorulup saptanması, buna ilişkin beyanının tutanağa geçirilip imzalatılması; davacıdan da, aynı konularda beyan ve delillerinin sorulup toplanması, bu yöntemle ulaşılacak sonucun, söz konusu malların davalıya teslim edildiğini göstermesi halinde, anılan irsaliyelerin ilişkin bulunduğu faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği hususunun da ayrıca araştırılması; tebliğ edildikleri halde yasal süre içerisinde itiraza uğramadıklarının belirlenmesi halinde; sadece, davalıya teslim olundukları ve ilgili fatura münderecatlarının davalı itirazına uğramadığı bu yolla saptanan mal bedelleriyle sınırlı olmak üzere, alacağın sübutuna, sonuçta da itirazın iptaline karar vermektir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, gününde oybirliği ile karar verildi. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2003/154 K. 2003/5857 T. • ZAYİİ BELGESİ Faturalar ve Makbuz Suretlerinin Hırsızlığı Nedeniyle - İredesi Dışında Olması/Kusur İzafe Edilememesİ • TACİRİN DİKKAT VE İHTİMAM GÖSTERME GEREĞİ Faturalar ve Makbuz Suretlerinin Çalınması - İredesi Dışında Olması/Kusur İzafe Edilememesi • FATURA VE MAKBUZ SURETLERİNİN ÇALINMASI Zayii Belgesi Alınması - İredesi Dışında Olması/Kusur İzafe Edilememesi 6762/m. 68 ÖZET Davacı vekili hırsızlık sonucu şirket defterleri, faturalar ve makbuz suretlerinin çalınmış olduklarını ileri sürerek, zayii belgesi verilmesini talep "Yangın, su baskını veya yer sarsıntısı" örnekleri tahdidi bir düzenleme içerisinde yer almamış, "gibi" sözcüğünden de anlaşılacağı üzere, tacirin elinde olmayan benzer olaylar da maddenin kapsamında düşünülmüştür. Bu itibarla davacıya kusur izafe edilemeyecek olan hırsızlık fiillerinin de bu kapsamda kabulü gerekir. Buna göre, tacirin, bir taraftan defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerektiği gibi somut olayın özelliğinin de dikkate alınması gerekirken aksi şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. DAVA Hasımsız olarak görülen davada Ankara Asliye Mahkemesi'nce verilen tarih ve 2002/120 - 2002/600 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü KARAR Davacı vekili, müvekkili şirketin deposuna giren hırsızların muhtelif eşya yanında şirket defterleri, faturalar ve makbuz suretlerini çalmış olduklarını ileri sürerek, zayii belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia, ve dosyadaki belgelere göre, hırsızlık fiilinin 68 maddesinde sayılan olaylardan olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, dayalı olarak zayi belgesi istemine ilişkindir. Mahkemece hırsızlık fiilinin sayılan olaylardan olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de anılan gerekçe yerinde değildir. Zira, tarih 1982/11-852 Esas, 1984/788 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 68/4 maddesindeki "Yangın, su baskını veya yer sarsıntısı" örnekleri tahdidi bir düzenleme içerisinde yer almamış, "gibi" sözcüğünden de anlaşılacağı üzere, tacirin elinde olmayan benzer olaylar da maddenin kapsamında düşünülmüştür. Bu itibarla davacıya kusur izafe edilemeyecek olan hırsızlık fillerinin de madde kapsamında olacağının kabulü gerekir. Buna göre, tacirin anılan maddeden yararlanabilmesi için, bir taraftan defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerektiği gibi somut olayın özelliğinin de dikkate alınması gerekmektedir. O halde mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işin esasına girilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2002/13333 K. 2003/1875 T. • ALACAK DAVASI Davacının Ürettiği Mantarları Davalıya Sattığı Fakat Satış Bedelini Alamadığından Bahisle Açmış Olduğu Alacak Davası Olması • TİCARİ DEFTER Ticari Defterin Delil Mahiyetinin Yanlız Tacirler Arasında Hüküm İfade Etmesi • TACİR Davacının Tacir Olmadığının Tespit Edilmiş Olması • MANTARLARIN ŞİRKET NAM VE HESABINA ALINDIĞININ KABUL EDİLMESİ Hayatın Olağan Akışı ve Toplanan Delillerden Bu Sonuca Varılabilir Olmasının Gözetilmesi • DAVA KONUSU KAYITLARIN UYUMLU OLMASI Davalı Şirketin İsim ve Adresinin Bulunduğu Belgedeki Kayıtlar ile Müstahsil Mal Alım Kartındaki Kayıtların Uyumlu Olduklarının Tespit Edilmesi 6762/ ÖZET Ticari defterler TTK. 82 maddesi gereğince ancak tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda delil niteliğini tacir olduğu iddia ve kanıtlanmış değildir. Bu nedenle davalı defterlerindeki kayıtlar davacı aleyhine delil olmaz. Davada dayanılan ve üzerinde davalı şirketin isim ve adresinin bulunduğu belgedeki kayıtlar, müstahsil mal alım kartındaki kayıtlarla uyum içerisinde olduğundan davaya konu mantarların davalı şirket nam ve hesabına alındığının kabulünü zorunlu kılar. Kaldı ki, alınan mantarların miktarı da göz önünde bulundurulduğunda bu miktar malın Şoför tarafından kendi adına alınması, hayatın olağan akışına ters düşer toplanan bu deliller karşısında mahkemece alınan mantar bedeli olan tahsiline hükmedilmesi gerekir. DAVA Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü KARAR Davacı, ürettiği mantarları davalıya sattığını, davalının satış bedelini ödemediğini ileri sürerek Tl. mantar bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının iddiasını ispat açısından davalının defter ve kayıtlarına dayandığı incelenen defter ve kayıtlarda davalıya mal teslimin gözükmediği, davalı şirkette şoför olarak çalışan ve mantarları teslim alan şahısların şirketin yetkisiz temsilcisi durumunda oldukları, davalının bu şoförlere mantar alımı konusunda yetki vermediği, bu nedenle şoförleri tarafından imzalanan kartın, altında imzası bulunmayan davalıyı bağlamayacağı, dayanılan bilgisayar kaydı altında da davalının imzası olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar mahkeme kararının da diğer gerekçelerin yanında davalıya ait defter ve kayıtların incelenmesinden davacının davaya konu malları teslim ettiği hususunun ispatlanamadığı gerekçe gösterilmiş ise de, ticari defterler TTK. 82 maddesi gereğince ancak tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda delil niteliğini taşır. Davacının tacir olduğu iddia ve kanıtlanmış değildir. Bu nedenle davalı defterlerindeki kayıtlar davacı aleyhine delil olmaz. Öte yandan mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davada dayanılan müstahsil mal alım kartında imzası bulunan kişiler, davalı çalışanı olup, bu kartı imzalayanlardan tanık olarak dinlenen İrfan Soylak ve adem Sort davaya konu mantarları davacıdan davalı şirket adına aldıklarını ve malı davalıya teslim ettiklerini beyan etmişlerdir. Davalının satış müdürü olan diğer tanık ali Metin Dokutan ise mantarları şoförleri aracılığı ile toplattıklarını, davada dayanılan müstahsil mal alım kartının davalı şirkete ait olduğunu ve bu kartlarında mal alımı sırasında şoförlerce alınan mantar miktarı yazıldıktan sonra karşısına imza atıldığını, beyan etmiştir. Davalı vekili, bu tanıkların dinlendiği günlü oturumda, tanıklar dinlendikten sonra şoförlerin mantarları kendi adlarına aldıklarını ve yetkisiz temsilci olduklarını, bu nedenle de kendilerinin borçtan sorumlu bulunmadıklarını beyan etmiş, anılan belgeyi imzalayan şahısların şirket çalışanı olmadıkları yönünde bir itirazı olmamıştır. Diğer taraftan davada dayanılan ve üzerinde davalı şirketin isim ve adresinin bulunduğu belgedeki kayıtlar, müstahsil mal alım kartındaki kayıtlarla uyum içerisinde olduğundan davaya konu mantarların davalı şirket nam ve hesabına alındığının kabulünü zorunlu kılar. Kaldı ki, alınan mantarların miktarı da göz önünde bulundurulduğunda bu miktar malın Şoför tarafından kendi adına alınması, hayatın olağan akışına ters düşer toplanan bu deliller karşısında mahkemece alınan mantar bedeli olan tahsiline hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2002/2710 K. 2002/4688 T. • ALACAK DAVASI Murisin Davalının Muhasebecisi Olarak Hizmet Vermesi Rağmen 2001 Yılı Muhasebe Ücretinin Ödenmemesi • TİCARİ DEFTERLERİN DELİL OLARAK KABUL EDİLMESİ Kural Olarak Ticari Defterlerin Tacirler Arasında Çıkan Uyuşmazlıklarda Delil Olarak Kabul Edilmesi • DEFTERLERİN SAHİBİ LEHİNE DELİL OLMASI Defterlerin Usulüne Uygun Tutulması-Yasada Öngörülen Açılış ve Kapanış Tasdiklerinin Süresinde Yapılmış Olmasının Gerekmesi • DEFTER SAHİBİNE TAMAMLAYICI YEMİN YAPTIRILMASI Defter Sahibi Lehine Hükme Elverişli Görülmüşse Kanaatın Kuvvetlendirilmesi için O Kaydın Doğru Olduğuna Dair Defter Sahibine Yemin Yaptırılması 6762/ ÖZET Kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için, usulüne uygun tutulması, yasada öngörülen açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmış olması gerekir. Kapanış tasdikinin yaptırıldığı konusunda bir araştırma yapılmadığından, davalının yevmiye defterindeki ödemeye ilişkin kayıt esas alınamaz. Ayrıca, mahkeme defter içindekileri sahibi lehine hükme elverişli görmüşse, kanaatını kuvvetlendirmek için o kaydın doğru olduğuna dair defter sahibine tamamlayıcı bir yemin yaptırmalıdır. DAVA Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü KARAR Davacılar, murisleri Eyüp B'nun davalının muhasebecisi olarak ölüm tarihi kadar hizmet verdiğini ancak 2000 yılı muhasebe ücretinin ödenmediğini bildirerek dava tarihinden yasal faizi ile ödetilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların murisinin 2000 yılında muhasebe hizmetlerini yaptığını ve ücretinin kendisine ödendiğini ancak makbuz verilmediğini, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacıların murisinin, davalının muhasebecisi olarak hizmet verdiği tartışmasızdır. Ücreti ödediğini savunan davalının, bu savunmasını yasal delillerle kanıtlaması gerekir. TTK. 82. maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. TTK. 83/2. maddesi gereğince de taraflardan biri hasmın ticari defterlerinin münderecatını kabul edeceğini beyan edebilir. Bu halde taraflardan birisinin ticari defterlerindeki kayıtlar esas alınıp sonuca gidilebilir. Mahkemece davacılar vekilinin tarihli celsedeki beyanı gözetilerek davalı defterleri incelenmiş ve burdaki borcun ödendiğine dair kayıt esas alınarak sonuca gidilmiştir. Oysa ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için usulüne uygun tutulması, yasada öngörülen açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmış olması gerekir. Bilirkişi, davalının sadece yevmiye defterini incelemiş, yevmiye defterinin açılış tasdikinin yaptırıldığı belirtilmişse de, TTK. 70/son maddesi gereğince kapanış tasdikinin yaptırıldığı konusunda bir araştırma yapılmamıştır. Bu haliyle davalının yevmiye defterindeki ödemeye ilişkin kayıt esas alınamaz. Öte yandan TTK. 83/1. maddesi gereğince, mahkeme defter münderecatını sahibi lehine hükme medar görmüşse kanaatını kuvvetlendirmek için o kaydın doğru olduğuna dair defter sahibine tamamlayıcı bir yemin yaptırması gerekir. Mahkemece bu usuli işlemde yapılmamıştır. Bu durumda; davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yukarda açıklandığı üzere inceleme ve işlem yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1220 K. 2004/136 T. • ÇEKİN KARŞILIKSIZ KALMASI Kural Olarak Borcun Tasfiyesine Yönelik Olarak Verildiğinin Kabulü Gereği - Çekin Davalının Ticari Defterinde Kayıtlı Olmamasının Tek Başına Karşılıksız Kaldığını Kanıtlamaya Yeterli Olmadığı • SONRADAN ALINACAK MAL KARŞILIĞINDA ÇEK VERİLMESİ Çekin Sipariş Edilen Mal Karşılığında Avans Olarak Verilmesi Malın İse Teslim Edilmemesi - Çekin Karşılıksız Kaldığı İddiasının Usulüne Uygun Delillerle Kanıtlanması Gereği • YEMİN Dava Dilekçesinin Deliller Bölümünde Vesair Yasal Deliller Denildiğinden Yemin Deliline Dayanıldığının Kabulü Gereği - Davacının Davalıya Yemin Teklifine Hakkı Bulunduğu Hatırlatılıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği 6762/m. 692 1086/ ÖZET Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir. DAVA Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü KARAR Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan sonradan alınacak mal karşılığı önceden çek verdiğini, mal alınmadığı için bedelsiz kalan çekin takibe konduğunu belirterek, tarihli, TL. bedelli çekden dolayı borçlu olmadığının tesbitine, takibin durdurulmasına ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çek bedelini davacıya borç olarak verdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bir tacirin alacak ve borçlarının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının asıl olduğu, davacının davalının ticari defterlerine dayandığı, davalı vekilinin ise müvekkilinin defterlerinde bu hususta herhangi bir kayıt olmadığını belirtmesi üzerine çekin bedelsiz kaldığı savına değer verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesinin deliller bölümünde " yasal deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözetilerek davalıya yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında bir isabet görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1982/11-852 K. 1984/788 T. • TİCARİ DEFTERLERİN ÇALINMASI NEDENİYLE ZAYİ BELGESİ TALEBİ Tacirin Defterlerin Saklanması İçin Gerekli Özen ve İhtimamı Göstermemiş Olması • DEFTERLERİN SAKLANMASI İÇİN GEREKLİ ÖZEN VE İHTİMAMI GÖSTERMEYEN TACİR Hırsızlık Sonucu Yitirilen Defterler İçin Zayi Belgesi Talebi • ARABADA TAŞINIRKEN ÇALINAN TİCARİ DEFTERLER İÇİN ZAYİ BELGESİ TALEBİ Tacirin Gerekli Özeni Göstermemesi Nedeniyle Talebin Reddi • ZAYİ BELGESİ VERİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI Hırsızlık Sonucu Yitirilen Defterler İçin 6762/ ÖZET Hırsızlık sonucu yitirilen defterler için gereken dikkat ve özeni göstermeyen tacire zayi belgesi verilmez. Zayi belgesi verilebilmesi için tacirin, defterlerin korunmasına yönelik gereken dikkat ile özeni göstermiş olması ve kaybın kendi iradesi dışında elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiş olması zorunludur. DAVA Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana Beşinci Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen gün ve 90-242 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi`nin gün ve 3656-5419 sayılı ilamıyla; ... 1 - Her ne kadar TTK. 68/f-4 hükmüne göre; ticari defterlerin ziyaa uğradığı belgesine ilişkin istekler hasımsız, diğer bir deyişle "nizasız kaza" yolu ile açılıp incelenmekte ise de, bu olayda davacılar, kendilerine Maliye Bakanlığı`na izafeten Adana Defterdarlığı`nı hasım kabul edip davayı adı geçen idari teşekkül aleyhine açtıklarına göre, davalı durumundaki bu teşekkülün aleyhine verilen hükmü temyiz etme hakkı bulunduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekmiştir. 2 - Davacılar TTK. hükümlerine göre usulüne uygun bir şekilde tutup belirli süre içinde de muhafaza ile yükümlü bulundukları ticari defterlerini özel arabalarının arkasında taşıdıkları bir sırada çaldırdıklarını iddia etmişlerdir. TTK. nun 68/f-4 hükmüne göre zayi belgesinin verilebilmesi hali yangın-su baskını veya yer sarsıntısı gibi afet hallerine inhisar ettirilmiş bulunmaktadır. Olayda ise, davacılar sadece ticari defterlerinin hırsızlık suretiyle özel arabalarından alındığını iddia etmişlerdir. Dosya muhtevasına göre, davacıların daha önceki yıllarda da aynı iddiayı ileri sürmek suretiyle zayi belgesi istedikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu olaydaki hırsızlık iddiasının, yukarda söz konusu afet hallerinden kabul edilmesi mümkün olmadığından kararın davalı idare lehine bozulması gerekmiştir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden Davalı Hazine vekili. Hukuk Genel Kurulu`nce incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü KARAR Davanın konusu ticari defterlerin hırsızlık sonucu zayi olduğunun tesbiti ile bu hususta belge verilmesi isteğinden ibaret olup Defterdarlık aleyhine açılmıştır. 68/1. maddesi hükmünce "Defter tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve işletmeye devam eden halefleri, defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren on yıl geçinceye kadar saklamaya mecburdurlar". Aynı maddenin son fıkrası da şu düzenlemeye yer vermiştir "Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtları yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyanı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesimden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır". Hukuk Genel Kurulu`ndaki görüşmeler sırasında önce görev yönü üzerinde durulmuş, tesbit davası sonucunda alınacak belgenin ilerde adli yargıda açılacak bir eda davasında da dayanak yapılabileceği gözetilerek mahkeminin görevli olduğu; ayrıca yerleşmiş Yargıtay Kararlarında da benimsendiği üzere kararın temyiz kabiliyetini haiz olup davalının temyizce de hukuki yararının bulunduğu sonucuna varılmış ve bunu takiben işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Önce şu husus belirtilmelidir ki, metni yukarıya aynen alınan hükümdeki "yangın, su baskını veya yer sarsıntısı" örnekleri tahdidi bir düzenleme içerisinde yer almamış, "gibi" sözcüğünden de anlaşılacağı üzere tacirin elinde olmayan benzer olaylar da maddenin kapsamında düşünülmüştür. Tacirin 68. maddenin son fıkrasından yararlanabilmesi için bir taraftan defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında, elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiş olması zorunludur Genel bir kural konulamamakla beraber cereyan ettiği yer ve şartlar itibarıyla bir hırsızlık olayı sözü edilen madde kapsamında düşünülebileceği gibi, gene başka yer ve başka koşullar altında düşünülmeyebilir de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun gün ve esas 1967/T-63, karar 1970/442 sayılı kararında ticari defter ve belgelerin saklanmakta olduğu kasanın gece büroya giren hırsızlar tarafından çalınması olayında tacirin defter ve belgeleri saklamakta kusurlu olmadığı, aksine kasada saklamak suretiyle gerekli ihtimamı gösterdiği gerekçesiyle cereyan eden hırsızlık olayı 68/son madde kapsamında düşünülmüştür. Davaya konu olayda ise; ticari defter ve belgeler otomobilin içerisine konulmuş ve buradan çalındığı iddia olunmuştur. Şu husus da belirtilmelidir ki davacı davaya esas olan hırsızlık olayından birkaç yıl önce de aynı mahiyette bir iddia ile 68. maddeye dayanarak bir dava açmıştır. Kısaca özetlenen bu durum; 68. maddenin getirdiği örnekler ölçüsüyle değerlendirildiğinde davacının bu maddenen yararlanabileceği kabul edilemez. Mahkemece, bu nedenlerle Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, günü yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1996/15-47 K. 1996/197 T. • TİCARİ DEFTERLERİN SAHİBİ LEHİNE DELİL DEĞERİ • DEFTER KAYITLARININ DAYANAĞI BELGELER • YEMİN TEKLİF HAKKININ HATIRLATILMAMASI • TAMAMLAYICI YEMİN 6762/ ÖZET Ticari defterlerin delil gücü taşıması için, gerçek ve tüzel kişi tacirlerin tutmakla yükümlü olduğu defterlerinden tasdike tabi olanlarının açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmaları yeterli değildir. Defterdeki kayıtların dayanağı belgeleri yoksa, defter sahibince tekyanlı düşülen kayıtlar lehe delil niteliğini kaybedip, karşı tarafı bağlamaz. Tamamlayıcı yemin yaptırılmadan, ticari defterlerin sahibi lehine delil kabulü ile hüküm tesisi de isabetsizdir. DAVA ve KARAR Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen gün ve 150-1550 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dairesinin gün ve 3012-7082 sayılı ilâmı; ...Mahkemece davacının iddia ettiği gibi davalıdan alacağı olup olmadığının saptanması için taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan tarihli raporda ; dava konusu olan faturalar bedeli davalı yanın usulünce tutulan defter durumuna göre ödenmiş görüldüğünden davanın reddine karar verilmiştir. 66 ve devamı maddelerinde düzenlenen ticari defterlerin delil gücü taşıması için gerçek ve tüzelkişi tacirlerin tutmakla yükümlü olduğu defterlerinden tastike tabi olanlarının açılış ve kapanış tastiklerini yaptırmaları yiterli değildir. Açılış ve kapanış tastikleri süresinde yapılsa dahi, ticari deîterdeki kayıtların dayanağı belgeleri yoksa, defter sahibince tek yanlı düşülen kayıtlar lehe delil niteliğini kaybedip karşı tarafı bağlamaz. Somut uyuşmazlıkta bilirkişi raporundan, davalının defter kayıtlarındaki nakit, çek ve virman suretiyle davacıya yapılan ödemelerin bir belgeye dayanıp dayanmadığı açık olarak anlaşılmamaktadır. Bu durumda mahkemece; davalının defter kayıtlarındaki ödemeler konusunda davacı ayrıntılı şekilde isticvap olunmalı, ödemeler bir belgeye dayanıyorsa bunların davacıyı bağlayıcı olup olmadığı saptanmak, davacı yanın kabul etmediği ve bağlayıcı belgeye dayanmayan ödeme kayıtlarının defter sahibi lehine delil gücü olamayacağı gözetilip, davalınm davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Öte yandan, öngörülen tamamlayıcı yemin yaptırılmaksızın mahkemece davalı defter kayıtları nazara alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi de kabul şekli bakımından doğru görülmemiştir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykındır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ Davacı vekilinin temyiz itırazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1999/1008 K. 1999/3014 T. • TİCARİ DEFTERLERİN SAHİBİ LEHİNE DELİL OLMASI • TİCARİ SATIŞ Defterlerin delil değeri • TİCARİ İŞ • TAMAMLAYICI YEMİN • YEMİN Hükmi şahsın taraf olduğu davalarda • HÜKMİ ŞAHSIN YEMİN EDASI • FAİZE FAİZ İŞLENMEZ 6762/ 72, 82, 84, 86, 1465 818/ 743/ 1086/ ÖZET defterlerin sahibi yararına deli olması birtakım şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartların tümü gerçekleşmedikçe ticari defterler sahibi yararına delil olma niteliğini ve dolayısıyla hükme daysak teşkil etme gücünü kazanamazlar. tarafı olan tacirler defterlerini Yasa’ya uygun tutmuş olsalar bile, iki tacirin defterlerin birbirine aykırı veya birinde yazılı olan husus diğerinde yazılı değilse bu defterler her iki tacir için de delil sayılamaz. aleyhine girişilen takibe itirazında açıkca faiz oran ve miktarına da itiraz ettiğinden, bilirkişi raporunda bu konuların açıklığa kavuşturulması zorunludur. Faize faiz işler şekilde karar tesisi de isabetsizdir. kişiye teklif edilen yeminin, tüzel kişinin organı kanuni temsilcisi tarafından eda edilmesi gerekirken, bu niteliği bulunmadığı anlaşılan muhasebe sorumlusuna ettirilen yeminle yetinilerek hüküm tesisi isabetsizdir. DAVA VE KARAR Taraflar arasındaki davanın Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen tarih ve 1996/736 – 1998/348 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI Davacı vekili, davalının müvekkili şirketten mal yem satın aldığını, ancak bedelini ödemediğini alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe de itiraz ettiğini ileri sürerek, takibe yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, yargılama sonucunda takibe yapılan itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde Usul ve Yasa’ya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında Kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, ticari satım akdinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece günlü bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilmiş ise de, alınan raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Söyle ki, ticari defterlerin sahibi yararına delil olması bir takım şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartların tümü gerçekleşmedikçe ticari defterler sahibi yararına delil olma niteliğini ve dolayısıyla hükme dayanak tekil etme gücünü kazanamazlar. Anılan şartlar, özellikle tarafların tacir sıfatını taşımalarına TTK. 82/ilk , taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari işlerden doğmasına 66/ilk, 82 m. ve 1465 m , birbirlerine doğrulamalarına ve 86 m ve nihayet bütün şartlar gerçekleştikten sonra hakimin inancının ticari defter münderecatının hükme dayanak olabileceği şeklinde belirlenmesi m ve bu inancın kuvvetlenmesi için defter ve sahibinin kendisine verilen tamamlayıcı andı içmesi gerekir. Buna göre, uyuşmazlığın tarafı olan tacirler defterlerini Yasa’ya uygun tutmuş olsalar bile, iki tacirin defterleri birbirlerine aykırı veya birinde yazılı olan husus diğerinde yazılı değilse bu defterler her iki tacir içinde delil sayılamaz, bunun gibi 86 maddesi uyarınca taraflardan birinin defterlerin Kanun’a uygun olup da karşı tarafın ki olmaz veya hiç defteri bulunmaz yahut ibraz etmek istemezse, defterleri muntazam olan tacirlerin birbirini teyit eden defterlerindeki kayıtlar, diğeri aleyhine delil olur. Olayımızda davacı taraf 66/1 bendi uyarınca tutması zorunlu olan ticari defterleri bilirkişi incelemesi için ibraz etmediği gibi, bilirkişice incelendiği anlaşılan 1996 senesine ait envanter defterinin dahi 72. maddesi uyarınca kapanış tasdikinin yapılıp, yapılmadığıda belirlenmemiştir. Öte yandan davalı adına ticari defterlerini ibraz etmesi açısından çıkartılan meşruhatlı davetiyenin de davalıya usulünce tebliğ olunamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, ticari defterlerin dosyaya ibrazının sağlanması bundan sonra, dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi, yukarıda açıklanan esaslar dairesinde yapılacak inceleme sonucu oluşacak duruma göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece açıklanmaya çalışılan ilke ve yasal koşulara uygun olmayan yetersiz incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 1- Kaldı ki, davalı aleyhine girişilen takibe itirazında açıkça faiz oran ve miktarına da itiraz etmiştir. Bu durumda Mahkemece davacı tarafa uygulanan faize ilişkin gerekli açıklamaların yaptırılarak, davalının belirlenen borcunun takip tarihi itibariyle birikmiş faizinin bilirkişiye hesaplattırılması gerekirken, bilirkişice hiç bir incelemeye dayanmadan belirlendiği anlaşılan faiz miktarının hüküm altın alınması ve 104 maddesine aykırı olarak faize faiz işler şekilde karar tesisi de yanlış olmuştur. 2- Kabule göre de, tüzel kişilerin taraf olduğu davalarda, tüzel kişiye teklif edilen yeminin tüzel kişinin organı kanuni temsilcisi, m tarafından eda edilmesi gerekirken, bu niteliği bulunmadığı anlaşılan muhasebe sorumlusuna ettirilen yeminle yetinilmesi de doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 , 3 ve 4 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2003/11-141 K. 2003/140 T. • ZAYİ BELGESİ VERİLMESİNE DAİR DAVA Yangın Neticesinde İşletmenin Açıldığı Tarihten Bu yana Tüm Ticari Defterler ve Kayıtların Yandığı Bu Nedenle de Zayi Belgesi Verilmesi Hakkında • KASIT Davacının Kasti Bir Hareketinin Bulunduğu Dosya Kapsamından Anlaşılamaması • DEFTERLERİN TASDİK DURUMLARI Zayi Belgesi Verilmesinde Defterlerin Tasdik Durumlarının Davanın Konusunu Oluşturmaması • GENEL KUSUR Dosyada Mevcut Olan Yangın Raporu ve Yoklama Fişinin Kusurun Tebitinde Önemli Olması 6762/ ÖZET Davacının kasti bir hareketinin bulunduğu dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi davacıya atfedilebilecek kusur, elektrikli aletlerin prizde bırakılması gibi, genel bir kusur olup, defterlerin saklanmasındaki kusur değildir. Yine, dosyada mevcut olan yangın raporundan ve yoklama fişinden yazıhane bölümünün tamamen yandığı anlaşılmakla, davacıya ait ve zayiinin talep edildiği belgelerin meydana gelen yangında tamamen yandığının kabulü gerekir. Öte yandan, ticari defterlerin tasdik durumu ise böyle bir davanın konusunu oluşturamaz. Bu durumda, mahkemece, açıklanmaya çalışılan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yanlış olmuş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir DAVA Zayi belgesi verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen gün ve 2001/104 E, 876 K. sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin gün ve 2002/564 E, 4373 K. sayılı ilamı ile; .....Davacı vekili, müvekkiline ait iş yerinde, prizlere takılı elektronik cihazların zamanla ısınması sonucu oluşan kontak neticesinde çıkan yangın sonucu, işletmenin açıldığı tarih olan 1992'den bu güne kadar olan tüm ticari defter ve kayıtların yandığını ileri sürerek, 1992-2000 yıllarına ait tüm ticari defterler ile faturalar ve fişler hakkında zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia ve dosyadaki kanıtlara nazaran belgelerin davacının kusurundan kaynaklanan yangın sonucu zayi oldukları gibi, yanan belgeler arasında ticari defterlerin yandığına ilişkin bir kanıt bulunmadığı, ayrıca defterlerin usulüne uygun olarak düzenlenmemeleri nedeniyle, davacı yan yararına delil teşkil etmediği gerekçesiyle, yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, işyerinde çıkan yangın sonucunda, davacıya ait 1992-2000 yıllarına ait ticari defter ve faturalar ve fişlerin zayi olduğu iddiasına dayalı, TTK'nun 68. maddesi uyarınca açılmış zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının kusurlu hareketinin neticesine katlanması gerektiği, ticari defterlerin yandığına dair bir kanıt bulunmadığı, defterlerin kapanış tasdiklerini yapılmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının kasti bir hareketinin bulunduğu dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi davacıya atfedilebilecek kusur, elektrikli aletlerin prizde bırakılması gibi, genel bir kusur olup, defterlerin saklanmasındaki kusur değildir. Yine, dosyada mevcut olan yangın raporundan ve yoklama fişinden yazıhane bölümünün tamamen yandığı anlaşılmakla, davacıya ait ve zayiinin talep edildiği belgelerin meydana gelen yangında tamamen yandığının kabulü gerekir. Öte yandan, ticari defterlerin tasdik durumu ise böyle bir davanın konusunu oluşturamaz. Bu durumda, mahkemece, açıklanmaya çalışılan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yanlış olmuş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü KARAR İddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine gününde, oybirliği ile karar verildi. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2004/11-69 K. 2004/91 T. • FATURA Araç Kira Sözleşmesine İlişkin - Kapalı Olarak Düzenlendiğinden Bedelin Ödendiğine Karine Teşkil Edeceği/İspat Külfeti Kiralayana Düşeceği • KAPALI OLARAK DÜZENLENEN FATURA Araç Kira Sözleşmesine İlişkin - Bedelin Ödendiğine Karine Teşkil Edeceği/İspat Külfeti Kiralayana Düşeceği • İSPAT KÜLFETİ Araç Kira Sözleşmesine İlişkin Fatura/Kapalı Olarak Düzenlendiğinden Bedelin Ödendiğine Karine Teşkil Edeceği - Kiralayana Düşeceği • TİCARİ DEFTERLER Kapalı Olarak Düzenlenen Faturanın Bedelin Ödendiğine Karine Teşkil Edeceği - Defterlerin de Delil Olma Nitelikleri/Değerlendirilmesi Gereği 6762/ 82, 86 4721/ 213/ ÖZET Taraflar arasındaki araç kira sözleşmesine ilişkin kiralayan tarafından kiracı adına düzenlenen fatura kapalı olarak düzenlendiğinden, bu durum fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil eder. Bu itibarla ispat külfeti kiralayana düşmekte olup faturanın ödenmediğini kiralayan kanıtlamalıdır. Ayrıca taraf ticari defterlerinin sahipleri leh veya aleyhlerine delil olma nitelikleri de değerlendirilip tartışılmalıdır. DAVA Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bornova Asliye Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen gün ve 633-505 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin gün ve 10276-2400 sayılı ilamı ile; ...Davacı vekili, müvekkili şirketin işleteni bulunduğu aracın, tarihleri arasında davalı şirkete konfirme usulüyle kiralandığını, aracın davalının kiraya verdiği isimli şahsın kullanımında iken maddi hasarlı trafik kazası yaparak hasarlandığını belirterek, TL. araç hasar bedeli, TL. araç kiralama bedeli TL. kazanç kaybı tutarı ile TL. değer kaybı olmak üzere, TL. toplam alacağın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, aracın müvekkili şirket tarafından kiralanmamış olması nedeniyle, husumetin aracı kullanan kişiye yöneltilmesi gerektiğini, davacının aracı kasko sigortası yaptırmaksızın müşterisine tesliminde kusurlu bulunduğu, hasar bedelinin de fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, her iki tarafın ticari defterlerinde dava konusu aracın kiralanmasına ilişkin TL. bedelli faturanın muhasebeleştirilmiş olması nedeniyle taraflar arasında kiralama ilişkisinin kurulmuş olduğu ve davalı kiralamasında iken zarara uğradığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, TL. tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Taraflar arasındaki araç kira sözleşmesine ilişkin kiralayan davacı tarafından kiracı davalı adına düzenlenen tarihli fatura kapalı olarak düzenlenmiş olup, ödendiğine karine teşkil etmektedir. Bu durumda ispat külfeti davacıya düşmekte olup ödenmediğini davacı kanıtlamalıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan husus gözetilerek davacı tarafa söz konusu faturanın ödenmediği iddiasını ispat olanağı tanınarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, taraf ticari defterlerinin sahipleri leh veya aleyhlerine delil olma nitelikleri dahi değerlendirilip tartışılmadan, noksan inceleme sonucu araç kiralama bedelinin dahi hüküm altına alınması doğru görülmemiştir ... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü KARAR Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu' nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine gününde oybirliği ile karar verildi.
Olağan dışı erişim tespit ettik... Cihazınızdan ya da bağlı olduğunuz ağdan sitemize olağan dışı otomatik erişim yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Şu anda talebinizi gerçekleştiremiyoruz, kısa bir süre sonra tekrar deneyebilirsiniz. Destek koduC8U4U5XA-0811 × Talebiniz başarıyla iletilmiş olup incelemeye alınmıştır. Hata Bildir İşleminizi gerçekleştiremedik. Lütfen tekrar deneyiniz. Kişisel verilerin korunması hakkında detayli bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
1 Değerli arkadaşlar, Benim sorunum defter hadleri ile dairesi ile ihtilafa düşmüş Bizim savunduğumuz olay yayınlanan hadlerin bir yıl geriye dönük 2006 yılında bilançoya geçip geçmediğini bilmemiz için her yıl aralık ayı içinde yayınlanacak oranları hadlere % 20 ilave yaparak hadleri aşmamışsa işletme defteri tastik ettiriyoruz. Vergi dairesi ise 2003 65,000 85,000 2004 80,000 109,000 2005 88,000 120,000 ilgili yıllarda yazılı olan hadleri o yıllara uygulayarak birkaç mükellefimize ceza ve yorumlarda bizim düşüncemiz yönünde olduğunu ne dersiniz. 2004 te 97,000 ytl alışı olan bir mükellef sizce 2005 te büyük bu görüşte. Bence 88,000*20 %+ 105,600 YTL nin altında kalması halinde işletme defteri tutubilir Acaba benmi verecek arkadaşlara teşekürler. 2 merhaba, olayı şöyle düşünelim bu açıklanan rakamlar geriye yönelik olmuş olsaydı. yani 2004 sonunda açıklanan rakam 2005 yılı alım satımları için olsaydı, 1-bu rakamların açıklanmasında niye aralık ayının son günleri, son saatleri beklenmektedir. ? çok gizli tutulmaktadır. 2- o zaman mükelleflere ayağını denk al. kendini kontrol et bilanço usulune girersin diye uyarmış olmazlar mı? 3-bunu açıklıyorsa o zaman yıl içinde hadleri aşarsa ne yapcak? bu sorulara da bir açıklama getirirlerse durumu daha net vd açısından düşünebiliriz. bunlara yanıt almadan vd ile geçerli sayılacak aynı görüşte olmak biraz zor. bana göre siz görüşünüzde haklısınız. mantıklı olan bu. saygılar. 3 2005 yılı defter tutma şeklini belirleyen hadler 2004 yılı alış veya satış tutarlarıyla kıyaslanarak 2005 yılında tutulacak defteri belirlenecektir. yani 2005 yılında tutulacak defterlerin tayininde, tespit edilen yeni hadler dikkate alınacağından 2004 yılındaki iş hacimleri yeni belirlenen 2005 yılı hadleriyle kıyaslanacaktır. bu durumda 2004 yılı alış tutarı 97 ytl olan mükellefin 2005 yılında bilanco usulüne göre defter tutması için 2005 yılı haddi olan 88 ytlnin %20 oranıda artmış olması gerekir bu sınırda ytldir bu sınırın aşılması halinde 2005 yılnında bilanco esasına göre defter tutma zorunluğunuz doğacaktır. 2004 yılındaki 97 ytl alış tutarı2005 yılı için öngörülen 88 milyarlık haddi aşmış ise de, bu fazlalık yasada belirtilen % 20 oranından az olduğundan 2005yılı için ikinci sınıf tüccar sayılacak ve ikinci sınıf defter tutacaktır. celal elibuyuk smmm-ist SMMM Kenan GÜMÜŞ Ziyaretçi 4 Merhaba, Belirtmiş olduğunuz dönemdeki, VUK’nun ilgili hükümlerine baktığımızda, “SINIF DEĞİŞTİRME Madde 180- b II'inciden I'inciye geçiş İş hacmi bakımından II. sınıfa dahil tüccarların durumları aşağıda yazılı şartlara uyduğu takdirde bunlar bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlıyarak I. sınıfa geçerler*. 1. Bir hesap döneminin iş hacmi 177. maddede yazılı hadlerden % 20'yi aşan bir nispette fazla olursa” Yukarıdaki şart gerçekleştiği takdirde, bu şartların gerçekleştiği hesap dönemini takip eden hesap döneminin başından itibaren I. sınıfa geçerler. Şimdi 2005 yılında hangi defterin tutulacağı ile ilgili hadleri gösterelim ve kıyaslayalım Bir hesap döneminin iş hacmi 177. maddede yazılı hadlerden Alış Tutarı % 20'yi aşan bir nispette fazla olursa’ Mükellef, 2005 yılında yine İŞLETME DEFTERİ tasdik ettirerek, bu defteri tutmak zorundadır. Yani yaptığınız işlemde bir yanlışlık yoktur. Danıştay Üçüncü Daire Tarih Esas No 1994/1411 Karar No 1994/3759 Defter tutma hadleri ile ilgili olarak her ilan edilen alış ve satış tutarlarının ne şekilde ve hangi yıl itibariyle göz önüne alınacağı hk. İstemin Özeti Uyuşmazlığın çözümü; 1990 takvim yılındaki mal alış ve satış tutan Kanun'daki hadleri aşmakla birlikte, 1991 takvim yılında tutulacak defterlerin tayinini öngören Gün ve 90/1281 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yayımlanan hadleri aşmayan davacının 1991 takvim yılında bilanço esasına göre mi yoksa işletme hesabı esasına defter tutması gerektiği hususunun belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Karar 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 180. maddesinin b fıkrasında; iş hacmi bakımından II. sınıfa dahil tüccarların bir hesap döneminin iş hacmi 177. maddede yazılı hadlerden % 20'yi aşan bir nispette fazla olursa, bunların bu şartın tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak 1. sınıfa geçecekleri öngörülmüştür. Aynı Kanun'un 177. maddesinin 3239 Sayılı Kanun'la değişik 1. bendinde satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı lirayı veya satışlarının tutarı lirayı aşanların 1. sınıfa dahil olacakları açıklanmış olup bentte yazılı bu tutarlar daha sonra Gün ve 89/14921 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile alımlar liraya, satışlar liraya, Gün ve 90/1281 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de alımlar liraya, satışlar liraya çıkarılmış bulunmaktadır. Söz konusu kararnamelerden 89/14921 Sayılı •Kararname ile tespit edilen liralık yıllık alım tutarının 1990 takvim yıllında 90/1281 Sayılı Kararname ile tespit edilen , liralık yıllık alım tutarının da 1991 takvim yılında tutulacak defterlerin tayininde nazara alınacağı açık bir şekilde belirtilmiştir. Olayda davacının 1991 takvim yılında hangi esasa göre defter tutacağının tayini uyuşmazlık konusu olduğundan, bu belirlemede 1990 takvim yılında tutulacak defterlerin tayininde esas alınacak tutarı öngören 89/14921 Sayılı Kararnamenin değil, 1991 takvim yılında tutulacak defterlerin tayininde esas alınacak tutarları öngören 90/1281 Sayılı Kararnamenin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda davacının 1990 yılındaki liralık alış liralık satış tutarı bu kararnamede öngörülen liralık alış ve liralık satış tutarım aşmadığından 1991 takvim yılında işletme asasına göre defter tutmaya devam etmesi gerektiği anlaşıldığından Vergi Mahkemesi kararının vergi aslı ve buna bağlı kusur cezası ile fon kesintisine ilişkin hüküm fıkralarım onayan Samsun Bölge idare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulü ile Samsun Bölge İdare Mahkemesinin Gün ve E 1994/4, K1994/63 Sayılı Kararının, 2577 Sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmi Gazete'de yayımlanmasına oybirliğiyle karar verildi.
Daha önceki bir yazımızda Bkz. İlgili yazımız… izaleyi şuyu ortaklığın giderilmesi davası hakkında genel bilgilendirmelerde bulunmuştuk. Bu yazımızda ise satış yoluyla ortaklığın giderilmesinin nasıl olacağını açıklamaya çalışacağız. İzaleyi şuyu davasında mahkeme ilk etapta ortaklığın giderilmesi istenen malın bölünüp bölünemeyeceğini bilirkişilerin görevlendirilmesi suretiyle inceler. Burada taşınmazın imar durumu, hisse ve hissedarların sayısı gibi özelliklere bakılarak karar verilmektedir. Şayet açılan ortaklığın giderilmesi davası; Türk Medeni Kanunu’nun 699/3 hükmünde “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.” şeklinde düzenlendiği üzere satışla ortaklığın giderilmesi yoluyla sonlanır ve karar kesinleşirse taşınmaz açık artırma yolu ile satılacaktır. Gerekli masraflar yatırıldıktan sonra kararı veren mahkemenin kalem müdürlüğü, satış müdürlüğü sıfatıyla satış işlemlerini yapacaktır. Önemli olan husus, satış yapılmadan önce muhakkak keşif yapmak suretiyle kıymet takdir raporunun alınması gerektiğidir. Satış İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır. Kıymet takdiri yapılıp, satış ilanı gibi usulen gerekli işlemler tamamlandıktan sonra taşınmaz ihaleye çıkarılmaktadır. Satış memuru, satış ilanını İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili maddelerine uygun şekilde hazırlayıp ilan ettirecektir. Kıymet takdirindeki bedelin %20’sini teminat olarak yatıran kişiler, ihaleye katılabilecektir. Satış ilanının satış gününden en az 1 ay önce yapılması gerekmektedir. Satış, ilgililere belirtilen saatte başlanır ve artırma usulüne göre uygulanır. Usule uygun olmadığı düşünülen ihalelerde, ihalenin feshi gündeme gelir. Bu noktada ilgili herkes, satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar veren Sulh Hukuk Mahkemesine, satışın bozulması için itiraz ve şikayette bulunabilme hakkına sahiptir. Hukuk Desteği iletisim [email protected]
Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Merhaba, Arkadaşlar bizim sitenin inşaatı yeni bitti 4 blok ve 90 daire var ve oturma izni 20 gün önce alındı. Hiç kimse yöneticilik yapmadı. Sadece oturma izni alınana kadar kendimiz gayri resmi para filan toplayıp işleri hallettik. Ne karar defterimiz var nede ona benzer başka birşey zaten yönetim diyede birşey yok. Şimdi dışarıdan bir firmaya vermeyi düşünüyoruz ve A4 kağıdına bunu yazıp onaylayanların imzalarını topladık Yarıdan fazlası imzaladı. Şimdi firmayla anlaştık ama firma diyorki noter tastikli karar defteri olsun oraya imza attırın. Bizdeki imza topladığımız A4 kağıdı yeterli değil mi? Kimse şimdi gidipte bir karar deferine yönetici diye adını yazıpta onaylatmaz, bende dahil. Yada şu şekil bina inşaatı bitti biz oturmaya başladık ve direk dışarıdan firmaya verdik. Bu gibi durumlarda devamlı karar defteri mi gerekiyor. Bizim açımızdan ne gerekiyor? Daha önce zaten yönetim yoktu dolayısıyla onaylı defter filanda yok. Yardımcı olacak arkaşalara şimdiden sonsuz teşekkürler... Hukuki NET Güncel Haber 31-08-2013 174605 Nedir? Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Kimi yönetici atarsanız atayın, başka konularda alınan kararlarda dahil karar defteri olmalıdır. Yönetim şirketi olsada site ile ilgili her konuda alınacak karar karar defterine yapılan işlemler yok hükmündedir. Sizin yada başkasının karar defteri çıkartmasında size bir zararı olmaz. Bunu birinin yapması gerekiyor. Ayrıca yönetim şirketine devretmeniz için toplantı yapmalısınız. Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Öncelikle hızlı yanıt için teşekkürler. Peki o defterin illa noterde onaylanması mı gerekir. Yada şöyle düşündüğümüzde nasıl olur. Bir inşşat bitti ve hepimiz 10 gün içinde oturmaya başladık ve hiç kimse yönetici olmak istemedi dışarı hemen verelim dedik. İlla olması gerekir mi. Olması gerekiyorsa bu işi nasıl yapıcaz ? kırtasiyeden bir karar defteri alıp notere götürüp onaylatıcaz sonra karar olarak firmanın birine vermeyi uygun gördük deyip imzalatıp tekrar notere mi onaylatıcaz. Ayrıca defteri nasıl doldurucaz atıyorum ben yönetici ahmet yardımcı nuri denetçi mi diye yazılacak yada sadece 1 kişi derya sitesi adına yeterli mi? yada hiç bir isim yazmasak olur mu? derya sitesi kara defteri deyip gidip hemen onaylatabilir miyiz? Noter bizden hangi belgeleri isteyecek kimlik ikametkah vs. ? yada herhangi biri gidip onaylatabilir mi. Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Apartmanda Yönetici yok ise kat maliklerinden bir veya birkaçı yönetim oluşturabilir. Bunun için öncelikle Bir adet Karar Defteri Ve Bir adet Vezne defteri yada işletme defteri alınmalı ve Noterlikçe Apartman Yöneticiliği adına Tescil ettirilmeli ve Yönetimin oluşturulması için Toplantı tarihi ve gündemi belirlenmeli ve tüm Kat Maliklerine İmza karşılığı yada Taahhütlü mektup Yolu ile Bildirilmelidir. Ayrıca bir nüshası da Apartmanın ilan panosuna asılmalıdır. Bildirim Yapılırken Postanın yerine ulaşması için 15 gün ve mektubun ulaşmasından sonra kat maliklerinin kendilerini toplantıya ayarlamaları için 15 gün toplam 30 gün süre konmasına dikkat edilmelidir. İlk toplantıda çoğunluk sağlanamaz ise ikinci toplantı tarihi, yeri ve saati de bildirilir ve ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Katılanların salt çoğunluğunun almış olduğu kararlar tüm Kat maliklerini Bağlar. İlk yapılacak olan toplantıya Yönetimi kurma görevini üstlenen kişi davet mektubu ve karar defterini Gönüllü Kurucu Yönetici Yada Kurucu Yönetici olarak imzalayabilir. Tüm Yazışmaların karar defterine işlenmesi gelecekteki itirazları önleyeceğinden dikkatli bir şekilde yazılmalıdır. Toplantıda istenirse bir yönetici iki yönetici yardımcısı bir denetçi seçilebilir veya bir yönetici üç denetçi seçilir birine yönetim kurulu diğerine denetim kurulu denir. Yönetim kurulu Kat malikleri adına apartmanı yönetme yetkisini genel kuruldan alır. KMK Madde 34 Yöneticinin kat maliki olması zorunlu değildir Kiracılar yönetici ve yardımcısı olabilir Yönetici dışarıdan atanabilir . Ancak Denetçinin Kat Maliki olması zorunludur. Karar defteri sizin adınıza olmayacak zaten sitenin adına olacak. Kimlikle gidip notarden onaylatabilirsiniz. Bundan niye bu kadar korkuyorsunuz anlamadım. ilk toplantıda bunu devredeceksiniz. Başka yolu da var kat maliklerinden biri sulh hukuk mahkemesine başvurursa mahkeme başvuran kat malikini atayabilir. istemiyorsa dışarıdan birini yönetici olarak atar. Atanan bu yönetici en az 6 ay değiştirilemez. Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Anladım ceceli341 çok teşekkürler. Aslında korkma değilde bilmediğimiz birşey olduğu için daha sonra oraya git buraya gel gibi şeylerle uğraşmak ismemiyorum. Birşey daha sormak istiyorum. Bizim site 4 bloktan oluşuyor. Az önce başka bir konu okuyordum Site adına tek bir karar defteri yeterli mi yoksa her blok için ayrı ayrı mı olacak. Ayrı ayı olursa işlem akışı yine aynı mı. Yani istersek siteyi tek bir karar defteri ile yönetebilir miyiz? Yani sadece site yönetimi olsa blok yönetimi olmasa kanunen sakınca var mı? Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Yönetim planına göre hareket - - Updated - - - Yönetim şirketi ile anlaştıysanız bütün bu işlerin prosedürlerini yapmada size yardımcı olurlar. Sitelerde her bloğun kat malikleri kurulu blok yöneticisi denetcisi olur. Ayrıca site yönetimi olur. Bunların herbiri ayrı ayrı karar ve işletme defteri tutarlar. Benim gördüğüm çoğu yerde tek yönetici ve denetçi ile yapıyorlar. Yönetim planında bununla ilgili kurallar vardır. Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? merhabalar arkadaşlar benimde karar defteri ile bir sorum olacaktı sitemiz 3 bloklu toplam 30 daire bu sene doğalgaza geçişte bir kaç kişi merkezi sistem istemesinden dolayı bizde blokları ısınma yönünden bağımsızlaştırdık ve her blok için ayrı karar ve işletme defteri tuttuk 2000 m2 altı olduğundan %51 çoğunlukla kabul edilmesi için velhasıl bu doğalgazı böylece sorunsuz herkes bireysel çekti... elimizde 3 tane ve önceki karar defteri olmak üzere 4 tane oldu şimdi site için bir karar alınmak istendiğinde nasıl yapacağız ? önceden oluşturduğumuz karar defterlerini öncekindeki gibi tekrardan tek karar defteri haline nasıl getirebiliriz ?? veya site için bir karar alındığında 3 ayrı olan karar defterinede yazsak ayrı blokların aynı kararı almış gibi göstersek bir sıkıntı yaşatır mı ? bide sitemizde bu aralar hırsızlar dadanmış bulunmakta yılda 3 eve girdi kamare olayına sıcak bakmayanlar var kaç kişinin onayı olması lazım ? sitemizdeki değişik bloklarında toplam 5 ev de 6 şar kişilik öğrenciler oturmakta apartman yabancı kişi genç geldiğinde bunun öğrencimi neci kim olduğunu bilemiyoruz hırsızlarda bunu bildiğinden dolayı öğrenci olan sitelere dadanmakta böyle bir durumda nasıl bir yol izlememizi tavsiye edersiniz ? evden çıkarma hükmü nedir ? Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Toplu yapılar yönetim planındaki kurallara göre yönetilir. Blokların ayrı yönetimleri olacaksa ona göre, tek yönetim olacaksa ona göre yönetilir. Bu durumu yönetim planını inceleyerek giderebilirsiniz. Aksi hüküm varsa yönetim planını değiştirerek birleşmeyi sağlayabilirsiniz. Yönetim Planında tek yönetim geçiyorsa, Kat maliklerini toplantıya çağırıp yeniden yönetim seçip yeni işletme projesi yapıp devam edersiniz. Yönetim planında ayrı ayrı yönetilir diyorsa önce yönetim planını değiştirmelisiniz. Sitelerde güvenlik kamerası takma zorunluluğu var diye biliyorum. Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? yönetim planında tek olması lazım.... bu olaya geçmemizin nedeni bireysel doğalgazda bir kaç kişi devre dışı bırakmaktı çünkü onlar merkezi istiyorlardı her blok 2000m2 altında olduğundan bu yönteme başvurduk %100 oyla sağlanmasın diye.... böyle oluncada elimizde her bloğun ayrı defteri toplam 3 tane bölünmeden önceki defterde var toplam 4 tane oluyor. her blok için ayrı ayrı yönetici seçtik ama bir tane yönetici var tüm iş ve işlemlerle ilgilenen ötekiler kağıt üzerinde göstermeklik yapmak zorunda kaldık.... zaten aynı ada parsel numarasında olan yerlerde 1 de fazla yönetici olamayacağını okumuştum... birleşme nasıl olacak her blok için ayrı karar alıp mı olacak yoksa direkt 1. olan defterden kararlar almaya devam mı edelim ?? Cevap Karar defteri yok ve devretmek istiyoruz ne yapmalıyız? Tek yönetim var ise daha önceki yaptığınız uygulamada usulsüz ve bana göre yok hükmündedir. Tabi bu şekilde aldığınız kararlarda. Ama alınan kararlara itiraz yoksa mahkemece iptal edilmemişse geçerliliğini korurlar. Ama yinede bloklar kendi aralarında toplantı yapıp hesaplarını falan kapatıp birleşme kararı alsınlar. Siz site yöneticisi olarak bütün malikleri toplantıya çağırın, Maddelerde yönetim planına atıfla yeniden birleşme kararı alın. yeni yönetim seçin, yeni işletme projesi yapın Tek hesap ve karar defteri ile faaliyetlere devam edin. Yani sıfırdan yeni faaliyete başlamanızı tavsiye ederim . Hatta yeni karar defteri ve işletme defteride tastikletmenizde fayda var. Bu sayfada bulunan kavramlar apartman karar defteri, apartman karar defteri örneği, şirket karar defteri kaybolması, karar defteri kaybolursa, apartman karar defteri kaybolursa, apartman karar defteri yoksa, apartman yönetimi karar defteri, apartman gelir defteri kaybolursa, gayri resmi karar defteri, apartman yönetimi defteri, apartman karar defterinin kaybolması, kayip karar defteri dilekce ornegi, site yonetimi karar defteri yoksa, apartman yönetmeliği defter kayıp, apartman karar defteri ilk sayfası, aparman defterlerinin kaybi, bina yönetim şirketine yönetimi devretme, gayri resmi apartman yöneticisi, site yonetimi karar defteri kaybolutaa, apartman karar defteri ilk karar, apartman yonetimi noterden basil iptal edilir, bina yönetimi defteri, noter tastikli karar deftericin kac daire olmali, karar defteri olmafan apartman Forum Benzer Konular Yanıt 0 Son İleti 11-11-2020, 233053 Yanıt 0 Son İleti 23-02-2018, 162412 Karar defteri ve İşletme defteri çalındı Merhaba. Apartman yönetimiyle ilgili bazı problemler yaşıyoruz. Şöyle ki; yönetim evraklarını sığınakta saklıyorduk. hırsızın biri ne işine... Yazan avare73 Forum Kat Mülkiyeti Hukuku Yanıt 2 Son İleti 16-01-2018, 091051 Yanıt 1 Son İleti 11-10-2017, 055634 Yanıt 1 Son İleti 28-08-2010, 184524 Yetkileriniz
karar defteri ile daire satışı